Telefonu çaldı. Şirketten arayan kız:
- Gideceğin yerdeki fotomodel hastalanmış. Çekimlere gelemeyecek. Mecburen burdan birini ayarladık. Seninle beraber İzmir'e gelecek. Gerisini sen halledersin.
- Tamam. Ofiste buluşalım. 1 saate yola çıkmamız lazım..
- Kız burada zaten..
- E otel motel?
- Hepsi ayarlandı..
Durumdan hiç hoşnut olmayan genç tekrar planlama yapar. Aslında değişen pek birşey yoktur fakat son dakikada yanına bir yol arkadaşı alması genci biraz hayal kırıklığına uğratır. Zira genç yanlız yolculuk yapmaya alışmıştır. Ayrıca yeni yol arkadaşı sigara içer mi, içmiyorsa içirir mi en çok düşündüğü konudur. Bu uzun yolculukta dinleyeceği müzikten mola vereceği yerlere kadar her ayrıntıyı düşünmüş olan genç yeni misafiri ile anlaşabilecek mi? İn mi? Cin mi? Deli mi? Divane mi?
Tüm bunları düşüne duran gencimiz ofisten içeri girer. Masasına gidip alması gereken son birkaç eşyayla haşır neşir olurken uzun boylu, siyah saçları küt kesilmiş, minyon, incecik belli bir esmer'ül afet-i devran içeri girer. Genç hemen bu bayanın kendisiyle yolculuk edecek fotomodel olduğunu anlar. Hemen tanışırlar. Gencin fikirlerinde hafif bir sapma olmuştur bile.
- İyi oldu böyle yaa.. Bende onca yolu tek başıma gideceğim diye kara kara düşünüyodum.
Öğleden sonra yola koyulurlar.
Yolda beraber sigara içerler, cd'de çalan şarkılara eşlik ederler, muhabbet hoş sohbet..
İzmir'e akşam 8 gibi varırlar. Önce ayarladıkları otele yerleşen kız ve genç birşeyler yemek icin Alsancak' a giderler. Burada rakı ile balık yiyip tekrar otele dönerler.
Genç, kıza:
- Sabah 9'da burdan hareket ederiz. 10'da Efes'te olmamız lazım. Prodüksiyonu bekletmeyelim.
- Tabii ki.. Ama ben bişiler daha içmek istiyordum ama..
- Ben yanımda bir şişe viski getirmiştim. İstersen al sen. Odanda içersin.
- Sen içmicek misin?
- Yani içerim ama.. Bütün gün maillerimi kontrol etmemiştim. Hazırlamam gereken raporlarda var. En az 1 saat işim var yani.
- Tamam o zaman ben senin odana gelirim orda içeriz.
Şimdi biraz bizim genci tanıyalım; işkolik, her konuda kendine güvensiz, tipsiz, gönül işlerinden uzak, sorumluluk sahibi, lakin muhabbeti hoş bir delikanlı. Güzeller güzeli esmer fotomodelimizin, delikanlının odasına birazdan gelecek olması genci biraz heyecanlandırmış olsa da aklına her hangi bir hinlik getirmez.
10 dakika sonra kızımız gencin odasındadır. Genç yüzüstü yatağa uzanmış laptopta bir takım işler yaparken kızımızda yatağın yanında yere oturmuş sakilik yapmaktadır. Bu arada laptoptan müzik dinlerler ve yolculukta yaptıkları gibi yine eşlik ederler şarkılara. Artık ikisi de ikişer kadeh sek viskiyi içmişlerdir.
Genç işini bitirmiştir. Artık gencin fotoğraflara bakmaya başlarlar.
- Bu kim?
- Üniversiteden arkadaş.
- Burası nere?
- Kaz dağları.
- Bu kim?
- Bu benim.
- Nasıl yaa?
- 10 sene önceden bahsediyoruz.
- Bu sensin yani?
- Evet o benim de tırnaklamasan laptopu. Kırıcan şimdi.
- Kırılsın nolcak?
- O kırılırsa ben de senin parmağını kırarım.
Genç lafını henüz bitirmişti ki kızın parmağını ağzında buldu. Ne olduğunu anlayamadan kız;
- Hadi ısır.
Genç artık boş bakıyordur. Bu duruma bir anda nasıl geldiğini, kızın adını, günlerden ne olduğunu, hangi ilde ne için bulunduğunu unutmuştur. Kız ne derse yapar. Isırır.
- Ohaaa koparsaydın!!
- Acıdı mı!? Pardon yaaa..
- Ulan ne acıdı mı diş izlerine bak. Testere gibi maşallah.
- Ya ne biliyim parmağının ağzımda ne işi var. Isır diyince ısırdım işte.
- Şimdi de öp o zaman.
Genç, kızın uzattığı parmağı öper. Göz göze sadece 3 saniye bakıştıktan sonra da genç ve modelimiz öpüşürler. Gece ikisi içinde uzun ve yorucu geçer...
Sabah kahvaltıdan sonra çekimler için Efes'e doğru yola koyulurlar. Genç dün geceden beri kafasını kurcalayan soruyu sonunda kıza soruverir.
- Ya bişi sorcam. Sen bende ne buldun allah aşkına? Saçma yani..
- Babannemi çok severdim. Rahmetli. Erkekler hakkında bana hep ' erkek dediğin güzel olmamalı yakışıklı olmamalı, maymundan biraz hallice olmalı ' derdi.
- ...??
- ......
- Allah rahmet eylesin..
- Teşekkürler.
- Sana değil, kendime söyledim..